4 Mayıs 2018 Cuma

YAŞAM KOÇUM ARİSTO | Jules Evans


  • İnsan kurallara sığmaz!
  • Epiktetos: "İnsanları sarsan olaylar değil, onlara ilişkin görüşleridir."
  • Delfi tapınağı kahinlerince Yunanistan'ın en bilge kişisi kabul edilen Sokrates, bunun nedeni olarak sadece ne kadar az bildiğinin farkında oluşunu ileri sürmüştür.
  • Rönesans deneme yazarı Michel de Montaigne:"Sokrates, kendisinden ne çok şey çıkarabileceğini göstererek insan doğasına büyük bir iyilik etmiştir. Biz hepimiz sandığımızdan daha zenginiz. Ama bizlere ödünç alıp dilenmek öğretilmiş...(Yine de) rahatça yaşamak için bir parça öğretiye ihtiyacımız var. Sokrates de bize, bunun içimizde olduğunu, nasıl bulacağımızı, nasıl kullanacağımızı öğretir."
  • Çoğu ıstırabın kaynağı, diye ile sürer Epiktetos, düştüğümüz iki hatadır. Birincisi, elimizde olmayanlardan oluşan alanda mutlak egemenlik kurmaya çalışırız. Başaramayınca çaresizliğe, öfkeye, suçluluk duygusuna, kaygıya depresyona kapılır, kontrolden çıkarız. İkincisi, bizim kontrolümüzde olan düşünce ve inançlarımızın sorumluluğunu üstlenmeyiz. Bunun yerine düşüncelerimizin suçunu dış dünyaya, ana babamıza, arkadaşlarımıza, patronlarımıza, ekonomiye, çevreye, sınıfsal sisteme atar, kendimizi bir kez daha küskünlük, çaresizlik, kurban edilmişlik, kontrol dışı koşulların insafına terk edilmiş buluruz.
  • Sosyal kaygısı olan biri başkalarının kendisi için ne düşündüğüne takılır kalır. Başkalarının bizim kontrolümüzde olmayan düşüncelerini saplantı haline getirdiğinden gergin, paranoid ve çaresiz bir hale gelir. Kendimize neyin elimizde olduğu, neyin olmadığını hatırlatarak çaresizlik ve umutsuluk hislerimizi aşabiliriz.
  • Epiktetos, "Özgür iradenizin hırsızı yoktur."
  • Aksilikler haraket biçimimizi ve içsel özgürlüğümüzü bileme fırsatları olarak görülebilir. Epiktetos, "İnsanın ne olduğunu koşullar gösterir." 
  • Stoacı filozof Musonius Rufus,"Yiyeceği gücün besini olarak görmelisiniz. Ona bağımsız bir açıdan bakın. Neden yeriz? Yeriz çünkü bedenin buna ihtiyacı vardır. Ama haddinden fazla zevk almaya başlarsanız kontrolü ona kaptırmanız tehlikesi vardır. Sokrates'in dediği gibi: Yaşamak için yiyin, yemek için yaşamayın.
  • Erdem teorik bilgilerden ibaret değildir. Tıpkı bir hekim yada müzisyenin işlerinin teorik yanında uzmanlık kazanmakla yetinmeyip bunu hayata da geçirmeleri gibi, iyi olmak isteyen bir insan da öğretileri döne döne öğrenmekle kalmayıp uygulamalıdır.
  • Epiktetos:"Kendinizi öfke nöbetlerinden kurtarmak istiyorsanız...öfkelenmediğiniz günleri sayın." Kötü bir alışkanlığı bıraktığınız günleri sayarak iradenizi ve gelişim hissinizi güçlendirirsiniz. Epiktetos'a göre bir alışkanlığı ortadan kaldırmanın sihirli süresi otuz gündür. "Kötü bir alışkanlıktan otuz gün uzak kaldıysanız Tanrıya şükredin çünkü alışkanlık tamamen yokedilmeden önce zayıflamalıdır."
  • Walter Mischel'in çalışması "şekerleme deneyi." Çocuklar bir odaya önlerinde bi kase şekerleme ile bırakılıyor ve onlara iki seçenek sunuluyordu: Hemen bir şekerleme ya da on beş dakika beklerlerse iki şekerleme alabilirlerdi. Çocukların yaklaşık üçte biri kendilerini on beş dakika tutmayı başarıyordu. Yirmi yıl sonra Mischel, çocukların şekerlemeye direncinin süresiyle hayatta daha sonraki başarıları arasında bağlantı olduğunu gördü. Şekerleme ödülünü erteleyenler daha sonraki okul hayatlarında o kadar az davranış sorunları yaşıyor ve derslerinde başarılı oluyorlardı.
  • Stoacılar, tıpkı bir boks antrenörünün idmanınızda ne kadar ilerlediğinizi görmeniz için karşınıza zorlu bir çalışma arkadaşı çıkarması gibi Tanrı da, fiziksel,zihinsel ve ruhsal ne kadar yol kat ettiğinizi görmeniz için yolunuza güçlükler çıkarır. Bir zorlukla karşılaştığınızda Tanrının sizi bir güreş hocası gibi zorlu bir adamla eşleştirdiğini hatırlayın.'Ne için?' diye sorabilirsiniz. Ne için mi, bir olimpiyat fatihi olasanız diye.
  • Seneca, tam da duygularımızın kabarmaya başladığı sıra seçimin elimizde olduğu bir an bulunduğu noktasında ısrar eder. Öfke bir duruma ilişkin vardığımız hükümden kaynaklanır. Bu hüküm, onun objektif bir olgu değil, yargı olduğunun farkında bile olamadığımız kadar alışkanlık haline gelip yer etmiş olabilir. Ama zihinlerimizi Sokrates'in bizlere öğrettiği gibi inceleyecek olursak inançların güçlü duygularımızı yarattığını görebilir ve bu inançları kabul edip etmeyeceğimize karar verebiliriz.
  • Seneca, "Kötü alışkanlıklar sinsice ilerler ve en yakındakilere geçer. O halde arkadaş seçimimizde de karakterlerine dikkat etmeliyiz. Öfkenin yanlışlarını sürekli göz önünde bulundurur, onu gereğince değerlendirirsek öfkeye kapılmaktan kurtuluruz.
  • Öfkenin şımarık, çocukca ve değer bilmez bir yanı var. Dünya hemen oracıkta bizim "kralca bakış açımızı" benimsemeyecek olduğunda çocuk gibi tekmeler savuruyor, bağırıp çağırıyoruz. Elimizdekilerle kendimizi talihli saymaktansa dünyanın bize borçlu olduğu şeyleri düşünüyoruz. Seneca, "Kendi ödediğine değeri yüksek biçerken senin için ödenene az biçmen." Öfkeli insan dünyanın kendisine borçlu olduklarına son derece duyarlıyken elindekiler karşısında kördür.  
  • Seneca, "Bilge kişi başına gelecek hiçbirşeyin beklenmedik olmamasını sağlayacaktır. Olabileceklere geçekleşmesi beklenen şeyler gözüyle baktığından tüm kötülüklerin saldırısını yumuşatır. Bunlar gelmesini bekleyen için öngörülmemiş şeyler olmaktan çıkacak, üzerinde hiç durmamış ve sadece iyilik bekleyenler içinse ciddi bir darbe olacaktır."
  • Epikuros, "Haz yaşamın başı ve sonu derkenbundan kimilerinin cehalet, peşin hüküm veya bile isteye yanlış gösterme niyeti ile anladıklarının aksine, savurganca ya da tensel hazları kast etmiyoruz. Haz ile demek istediğimiz bedende acının, ruhta çalkantının yokluğudur. Kesintisiz bir içki, eğlence ve cinsel aşk değildir; her bir tercih ile kaçınmanın temelini berrak bir düşünce ile irdelemek ve ruhu en fazla tedirgin eden bütün inançların defedilmesidir."
  • Epikuros,"Mutluluk getiren şeylerin alıştırmasını yapmalıyız" diye yazar. Hazzı genelde yanlış yerlerde aradığımızdan haz dolu bir hayat çaba gerektirir. Yanlış seçimler yaparız, bunlar bizi duygusal olarak telaşlı kılar. Onun için akılcı hazcılar haline gelmeliyiz. Bunu da "erdem" ya da "ödev" gibi asık suratlı, ciddi kavramlar uyarınca değil, rasyonel çıkarımız öylesini gerektirdiğinden yapmalı. Epikuros takipçilerine,"Kendi içinde hiçbir haz kötü değildir" der."Ama bazı zevk veren şeyler, bu zevklerden çok daha büyük sıkıntılar barındırır."
  • Epikuros bizlerin mutlu olma konusunda ne kadar kötü, kendimize mutsuzluklar icat etmede ise ne kadar yetenekli olduğumuzu kavramıştı. Ruhumuzu öldüren işimizi sürdürürken kendimize gelecekte bir gün, terfi ettiğimizde, zengin ya da emekli olduğumuzda mutlu olacağımızı söyleyerek mutluluğumuzu erteleyebiliriz. Bu sırada yaşadığımız an farkına da tadına da varılmaksızın elimizden kayar gider."Sevincinizi neden ertelersiniz?
  • Seneca,"Geçmiş acıları peşimiz sıra sürüklemenin ne yararı var, o vakit mutsuz olduğunuz için şimdi de mutsuz olmanın?" Psikoanaliz bizi geçmişe dalıp bedbahtlığımızın bütün suçlarını bulmaya teşvik eder. Epikurosculukta (Stoacılık ve Budizm) gibi bizi ana ve şimdi ile burada bulunan inançlarımıza geri getirir.
  • Epikuroscu ozan Horace;"An ile mutlu olan ruha gelecekte olabileceklerden kaygılanmaktan nefret etmeyi öğretelim."
  •   
                           
                               
                                          DEVAM EDECEK...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar